Scroll Top
Bahçelievler Mah. Azerbaycan Cad. 25/5 Çankaya / ANKARA
0 312 213 15 51

HAYASIZCA HAREKETLER VE CİNSEL TACİZ SUÇLARININ AYRIMI

HAYASIZCA HAREKETLER VE CİNSEL TACİZ SUÇLARININ AYRIMI

HAYASIZCA HAREKETLER VE CİNSEL TACİZ SUÇLARININ AYRIMI

A- TANIMLAR

  1. Cinsel Taciz Suçu

Cinsel Taciz Suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 105. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan kanun maddesi;

“ (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) (Değişik: 18/6/2014-6545/61 md.) Suçun;

a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

e) Teşhir suretiyle,

işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.” Hükmünü ihtiva etmektedir.

Kanun metninde doğrudan bir kimseyi hedef alan cinsel amaçlı taciz fiilinin yaptırım ile karşılaşması için düzenleme getirilmiştir. Diğer bir deyişle bir kimsenin cinsel amaçlı olarak taciz edilmesi halinde kanun koyucu failin suçun temel şeklinde 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılması gerektiğini belirtmiştir. Yine suçun teşhir suretiyle işlenmesi halinde ise verilecek olan cezada yarı oranında artırıma gitmek suretiyle suçun nitelikli hali düzenlenmiştir.

  1. Hayasızca Hareketler Suçu

Hayasızca Hareketler suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 225. Maddesinde düzenlenmiştir. Anılan kanun maddesi;

“ (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmünü ihtiva etmektedir.

Kanun metninde alenen cinsel ilişkide bulunma ve teşhircilik yapma halinde failin 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.

B- HUKUKİ DÜŞÜNCELER

  1. Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan bu iki suç her ne kadar kanuni düzenleme itibariyle birbirinden farklı görünse de bu suçlar genellikle birlikte işlenebilen suçlardandır. Bu iki farklı suç arasındaki ayrım basit gibi görünse de gerçek hayatta suçların ayrımının yapılması her zaman mümkün olmamaktadır.

İki suçun arasında temel ayrımlardan birini suçun mağduru oluşturmaktadır. Cinsel taciz suçunun mağduru gerçek kişi olmak zorunda iken hayasızca hareket suçunun mağdurunun bir kimse olmasına gerek yoktur. Diğer bir deyişle hayasızca hareket suçunun mağduru toplumdur.

Kanun koyucu suçların tanımını düzenlerken “cinsel amaçlı taciz”, “alenen cinsel ilişki” veya “teşhircilik” ifadelerini kullanmış olsa da bu ifadelerin hangi fiilleri kapsadığı tam olarak anlaşılamamaktadır. Suça konu oluşturacak fiillerin belirli olmaması suçların ayrımı noktasında birçok sıkıntıya da beraberinde getirmektedir. Örneğin bir fiilin cinsel amaçlı bir hareket olduğunun tespiti ancak yargı kararları ile, yargılama dosyası özelinde tespit edilebilmektedir.

Bununla birlikte kanuni düzenlemede başka bir karmaşa da “teşhir” kelimesiyle ortaya çıkmaktadır.  Kanun’un 105/2 maddesinde düzenlenen cinsel tacizin “teşhir suretiyle” işlenmesi nitelikli hali ile Kanun’un 225. Maddesinde düzenlenen “teşhircilik yapma” fiili de tam olarak anlaşılamamakta ve birçok zaman iç içe geçebilmektedir.

  1. Yüksek mahkeme kararlarında iki suçun birbirinden ayırt edilmesinin belirli şartlara tabi tutulduğunu görmekteyiz. Bu hususa ilişkin yüksek mahkeme kararlarına bakıldığında;

Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2020/19962 E., 2021/19957 K. sayılı kararında;

“Cinsel amaçlı hareketlerin, doğrudan mağduru hedef alarak gerçekleştirilmesi halinde cinsel taciz suçunun, mağduru hedef almadan ve alenen gerçekleştirilmesi halinde ise hayasızca hareketler suçunun oluşacağı ”belirtilmiştir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2019/4669 E. , 2020/8524 K. Sayılı kararında;

“Cinsel amaçlı hareketlerin doğrudan mağduru hedef alarak gerçekleştirilmiş olması halinde cinsel taciz suçunun subut bulması karşısında, eylemin mağduru hedef almadan ve alenen gerçekleştirilmesi halinde TCK’ nın 225. Maddesinde düzenlenen hayasızca hareketler suçunun oluşacağı dikkate alındığında …”  belirtilmiştir.

Yargıtay 4. ve 18. Ceza Dairesi tarafından verilen kararlar ile cinsel amaçlı hareketlerin bir mağdurun hedef(kişinin) alınması halinde cinsel taciz suçunu oluşturacağına kanaat getirilmiştir. Bununla birlikte cinsel amaçlı hareketlerin bir hedef olmadan alenen işlenmesi halinde ise hayasızca hareketler suçunun vücut bulacağı belirtilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 2011/6856 E. , 2012/10119 K. Sayılı kararında;

bisikletiyle gittiği sırada yolda karşıdan karşıya geçmek için bekleyen mağdureleri görünce fermuarını açıp ve cinsel organını çıkartarak, mağdurelere bakıp mastürbasyon yapmak suretiyle kendi kendini tatmin ettiği anlaşıldığından sanığın eyleminin zincirleme şekilde cinsel taciz suçu kapsamında kaldığı halde, hayasızca hareketlerde bulunma suçundan hüküm kurulması, bozmayı gerektirir.” Belirtilmiştir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2015/24059 E. , 2016/19166 K. Sayılı kararında;

“Sanığın, her iki mağdura açık pencereden cinsel organını göstermesi şeklinde kabul edilen eyleminin, TCK m. 105/1 deki cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, hayasızca hareketler suçundan mahkumiyet kararı bozmayı gerektirmiştir.” Belirtilmiştir.

Yukarıda verilen yüksek mahkeme kararlarında sanığın alenen yaptığı cinsel amaçlı fiilin mağdurları hedef alması sebebi ile hayasızca hareket suçunu oluşturmayacağı ve cinsel taciz suçunu oluşturacağına kanaat getirilmiştir.

C- SONUÇ

Yüksek mahkemenin vermiş olduğu kararları göz önüne aldığımızda hayasızca hareketler suçu ile cinsel taciz suçu ayrımının temelinde cinsel amaçlı hareketlerin, doğrudan mağduru hedef alarak yapılıp/yapılmadığı ve suçun aleni olarak işlenip işlenmediğinde ilişkin olduğunu görmekteyiz.

Bununla birlikte yüksek mahkeme kararlarında tek fiille bu iki suçun birlikte işlenmesi halinde TCK m.44 fikri içtima hükümlerinin uygulanması gerektiği ve sanığa sadece TCK m.105 cinsel taciz suçu uyarınca ceza verilmesi gerektiği de ayrıca belirtilmiştir.

Yüksek mahkemece yapılan ayrımlar kanuni düzenlemelere aykırı olmasa da yüksek mahkemenin verdiği kararlarda salt cinsel amaçlı hareket ile mağdurun olmadığı bir halde hayasızca hareket suçunun oluştuğunun tarafımızca kabulü mümkün değildir. Zira TCK m.225’de suçun kanuni unsurlarının oluşması için “alenen cinsel ilişkiye girme hali” yahut “teşhircilik” fiili olmak zorundadır. Kanuni düzenlemede cinsel amaçlı olarak ayrıca belirtilmemiş olan fiiller için hayasızca hareket suçundan mahkumiyet hükmü verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatindeyiz.

Av. Arb. Çağlar Şaban ALTINYÜZÜK

bir yorum bırakın