Scroll Top
Bahçelievler Mah. Azerbaycan Cad. 25/5 Çankaya / ANKARA
0 312 213 15 51

AVUKATLIKTA PSİKOLOJİK TRANSFERANS (AKTARIM)

Psikoojik-Transfer

AVUKATLIKTA PSİKOLOJİK TRANSFERANS (AKTARIM)

Günümüzde meslek alanlarının sınırlarının geliştiğini, diğer disiplinler ile ilişkiler kurduğunu görmekteyiz. Hukuk ve psikoloji alanı toplumsal anlayışta farklı konumlara yerleştirilen disiplinler olmasına karşın arasında bağların olduğunu görebiliriz. Hukuk alanında çalışan avukatların mesleki faaliyetlerinde, hukuki süreçler kadar hizmet verilen müvekkillerin psikolojik durumu da etkili olmaktadır. Bu bağlamda avukatların, mesleklerini icra ederken karşılaşabilecekleri psikolojik bir olgu olan aktarım ve karşıt aktarımlar incelenmiştir.

I.AVUKATLIĞIN TANIMI

Avukatlık, gerçek ve tüzel kişilerin haklarının savunulmasını, yargısal olarak temsilini, hukuk kurallarının uygulanmasını sağlayan bir meslek dalıdır. Avukatlık ulusal düzenlemeye bakıldığında 1136 sayılı Kanun’da şöyle tanımlanmıştır.

“Madde 1-Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.

Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.

Madde 2 – (Değişik birinci fıkra:2/5/2001 – 4667/2 md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.”

Avukatın işlerini yürütebilmesi için avukat ile müvekkili arasında özel bir vekâlet sözleşmesi bulunması gerekir. Bu özel vekillik ilişkisinin gerekliliği olarak, avukatlık mesleğinin temelinde olan, hakkı savunma faaliyeti gösterilir. Avukatlık faaliyetleri kişilerin hayatlarına doğrudan etki edecek niteliktedir. Avukatın müvekkilini temsil ederken profesyonel bir yaklaşımla hareket etmesi beklenir. Avukat müvekkil ilişkisinde bu profesyonel yaklaşımı sağlamak için, tarafları birbirlerine ve dış unsurlara karşı koruyacak yasal kurallar konulmuştur.

Bu vekillik ilişkisini etkileyen birçok faktör olmakla beraber avukatların müvekkilini yasal olarak en iyi şekilde temsil etmesi ve onun faydasını gözetmesi beklenir. Bu faktörler; müvekkilin yasal talebi, yargısal süreç, dava türü, yasal düzenlemeler, vekillik süresi, müvekkilin ve avukatın psikolojik durumu şeklinde sıralanabilir. Bu psikolojik durumlara aktarım ve karşıt aktarım örnek olarak verilebilir.

II.AKTARIM VE KARŞIT AKTARIM

Aktarım kavramı ilk olarak Freud ile ortaya çıkmıştır. Psikoterapi sürecinde fark edilip üzerinde çalışılmıştır. Transferans, yani aktarım, bireyin çocukluk çağında onun için önemli kişilerle yaşamış olduğu duyguları, tutumları, çatışmaları bilinçsizce, şu an ilişki halinde olduğu kişi ve kişilerle tekrar yaşamasıdır. Aktarım uygulanan kişinin, uygulayana karşı aktarım geliştirmesi ise kontr-transferans yani karşıt aktarım olarak adlandırılır. Psikoterapi sürecinin ilerlemesi ile danışanın bastırdığı duygular bilinç dışından bilinç düzeyine taşınabilir.  Kişinin geçmiş hayatında yaşadığı ihmal ve istismar durumları, ilgisizlik, travmatik olaylar, tatmin edilmemiş beklentiler varsa, kişi bu çözülememiş durumları başka kişilerle çözmeye çalışır.

Örnek vermemiz gerekirse; danışan aktarım durumunu ruh sağlığı uzmanına karşı yaşar. Aynı durumu ruh sağlığı uzmanının danışana göstermesi karşıt aktarım olarak ele alınır.  Bir avukat profesyonel yürüttüğü bir müvekkil görüşmesinde müvekkile karşıt akarım gösterebilirken, aynı avukat eğitim aldığı bir akademisyene aktarım gösterebilir. Burada aktarım ve karşıt aktarımı meydana getiren avukatın yaşantılarıdır, adlandırmalar kurulan ilişkiler bazında ele alınmaktadır.

Aktarım olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır. Olumlu aktarım da kişi şu an ilişki yaşadığı kişiye karşı hayranlık, sevgi, saygı, tutku, güven, sevecenlik, anlayışlı bir yaklaşım gibi pozitif duygu ve tutumları yaşayabilir. Örneğin yeni tanıştığınız bir insana karşı, sizin açınızdan geçerli sebebi yokken hayranlık duymaya başladınız. Bu noktada geçmiş yaşantınızda sizin için önemli bir kişiye duyduğunuz hayranlık, kurduğunuz bağlantılardan dolayı günümüzde tanıştığınız kişiye aktarılmıştır. Olumsuz aktarım da ise öfke, güvensizlik, saldırganlık gibi negatif duygu ve tutumlar yaşanabilir. Olumsuz aktarımda kişi genelde ruh sağlığı uzmanına karşı güvensizlik yaşar. Örneğin çocukluk çağınızda bir kaza geçirdiniz ve kazaya sebep olan kişiye karşı öfke, nefret gibi olumsuz duygularız var. Günümüzde ise arkadaş grubunuza biri dâhil oldu. Normalde sevebileceğiniz bir kişiyken kazaya sebep olan kişiyle arasında bağlantılar kurduğunuz için olumsuz duyguları ona aktarabilirsiniz. Olumlu ve olumsuz aktarım bazen bir arada bulunabilmektedir. Bu olgulara ait detaylı örnekler ilerleyen bölümlerde verilmiştir.

İnsanların tüm ilişkilerini bu kapsamda ele almak yanlış olacaktır. Kişilerin yaşantıları sonucu bilinçli bir şekilde hayatlarını düzenlemesi olumlu ve istenen bir durumdur. Aktarım ve karşıt aktarım ise bilinçsiz veya otomatik gerçekleşen durumlardır. Aktarıma bağlı tepkiler çoğunlukla duruma uygun olmayan yoğun ve aşırı tepkilerdir. Çocukluk döneminde yaşanılan bir ilişkiye ait unsurlar şimdi yaşanan bir ilişkiye, aynı çocukluk bakış açısıyla yansıtılır.

A. Avukatlık Mesleğinde Kontr-Transferans (Karşıt Aktarım)

Ruh sağlığı uzmanları, danışanlarıyla gerçekleştirdiği psikoterapi sürecinde sağlıklı bir terapötik ilişki kurmaya çalışır. Profesyonel olarak yürütülen bu sürece, danışanın psikolojik durumunun yanında ruh sağlığı uzmanının da psikolojik durumu etki edebilir. Ruh sağlığı uzmanları terapi sürecinde fark ettikleri aktarım ve karşıt aktarımla, aldıkları eğitim sayesinde baş edebilir, gerekli durumlarda süpervizyon alabilirler. Ruh sağlığı uzmanının kendi aktarımlarını, dirençlerini bulması için psikoterapi sürecinden geçmesi beklenen bir durumdur.  Bazı kuramsal yaklaşımlarda aktarım ve karşıt aktarımı terapi süreci için faydalı olarak kullanılabilir. Aktarım ve karşıt aktarım psikoterapi sürecinde fark edilen olgular olsa da sadece terapi sürecine bağlı değildir. Psikoterapi dışında da iletişimin yoğun olduğu durumlarda; eğitim ilişkisi, mesleki ilişki, otorite ilişkisi, romantik ilişkiler gibi,  aktarımlar açığa çıkabilir.

Ruh sağlığı uzmanı ile danışanı arasındaki ilişki ve avukat ile müvekkil arasındaki vekillik ilişkisi farklı oluşumlardır ve yetkinlikler, amaçlar, yöntemler farklıdır. Ancak vekillik ilişkisi içinde, avukat ve müvekkil süreci yürütmek için etkili bir iletişim kurar. Bu sürece müvekkilin taleplerinin yanında psikolojik hali de yansıyabilmektedir. Avukatın ve müvekkilin geçmiş yaşantıları, dava konusu, vekillik süresi vb. değişkenler ışığında birebir iletişim örüntüsünün arttığı süreçlerde, aktarım ve karşıt aktarım durumları görülebilir.

B.Aktarım ve Karşıt Aktarım Halinde Avukatın Psikolojik Durumu

Avukatların vekillik sürecinde izleyeceği hukuki süreç çoğu zaman önceden belirlidir. Bu yol haritası ışığında iş ve işlemlerini yürütürler. Beşeri bilimlerde ise net bir yol haritası çıkarmak çoğu zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda bireylerin ihtiyaçlarını, isteklerini, ruhsal durumlarını anlamak gerekir. Sağlıklı bir vekillik ilişkisinde müvekkilin, avukat tarafından dinlenildiğini ve anlaşıldığını hissetmesi gerekir.

Alanında deneyimli bir avukata karşı geliştirilen olumsuz aktarım durumunu ele alalım. Müvekkilin yaşadığı güvensizlik, öfke, kıskançlık gibi duygulara maruz kalan avukat; kendini yetersiz hissedebilir, iletişim tarzını sorgulayabilir. Cinsiyet, ırk gibi değişmez fiziksel özelliklere yönelik aktarımlar yaşarsa kendini çaresiz ve dışlanmış hissedebilir. Müvekkilin aktarımları avukata yönelir ama çoğu zaman avukatla ilgili olmaz ve bu aktarımlar müvekkilin geçmiş ilişkilerinde yer alan kişilerle ilgilidir. Bu durumu göz önünde bulundurmak gerekir.

İnsan duygularının iç içe karıştığı, tarafların genellikle hisleri ile hareket ettiği, manevi olarak yıpranmaların davanın gerçek veya gizlenmiş amacı olduğu davalarda müvekkilleri de avukatlardan kendi duyguları doğrultusunda hareket etmesini bekleyebilmektedir. Müvekkil tabiri caizse avukattan kişinin kendisi gibi davranarak bir savunma yapmasını isteyebilir. Bu durumlarda müvekkil, avukattan kurtarıcı rolüne girip ‘sempati’ bakış açısıyla hareket etmesini bekler. Bu bakış açısı vekillik ilişkisi ve avukatın ruhsal durumu açısında bir takım çatışmaları beraberinde getirebilir.

Avukatlar mesleklerini icra ederken takip ettikleri yargısal işlerin olumlu veya olumsuz sonuçları avukatı ruhen etkilemektedir. Bazı hallerde avukatlar olumlu veya olumsuz haberi aynı anda alabilmektedir. Bu konuda somut bir örnek olarak bir avukatın farklı müvekkillerine ait işlerinin aynı süreçte, birinin olumsuz olarak birinin de olumlu olarak sonuçlandığını ele alalım. Bu halde işinden özel kimliğini ve hayatını ayırt edebilmiş bir avukat, bu hallerden doğrudan etkilenmez iken müvekkiline ait işini içselleştirmiş olan avukat manevi olarak bu durumda oldukça etkilenebilecektir.

Avukat ile müvekkili arasındaki güven ilişkisi, toplumda yaygın bilinen durumun aksine dava veya dosya özelinde değil, şahısların birbirlerine karşı tutumlarına dayanmaktadır. Şöyle ki avukat da müvekkili de birbirlerinin tutumlarına göre bir değerlendirme yaparak temsil ilişkisi kurmaktadır. Bu temsil ilişkisinin devamlılığı da temelde bu değerlendirmeler üzerinde kuruludur. Avukatlık mesleği profesyonel olarak yapılsa bile, vekillik ilişkisinde karşılıklı tutumlara göre, güven ilişkisinde bir zedelenme meydana gelebilecektir. Tarafların karşılıklı tutumlarında beklenmedik değişikliklerin olmaması vekillik sözleşmesinin devamlılığı için elzemdir. Karşıt aktarım, doğası gereği duruma uygun olmayan yoğun tepkilerdir. Yani tutumlarda oluşan bu uygun olmayan yoğun tepkiler temsil ilişkini zedeleyebilir.

Her meslekte olduğu gibi, avukatın da bir insan olduğu ve duygulara sahip olduğu göz önüne alındığında, avukatların da mesleklerini icra ederken işlerine duygularını karıştırması, dosyalarını içselleştirmesi, müvekkilinin duygularına paralel olarak tavır göstermesi oldukça olasıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere hukuki süreci yönetebilmek kadar psikolojik unsurların da farkında olmak gerekir. Konumuz olan aktarım ve karşı-aktarım durumları bu süreçte iyi analiz edilmelidir.

III. ÖRNEK OLAYLARLA AKTARIM ve KARŞIT AKTARIMIN AVUKATLIK MESLEĞİNDEKİ YERİ

Avukatın meslek hayatında karşılaşacağı birçok türde uyuşmazlık vardır. Her uyuşmazlıkta karşıt aktarım olgusunu tartışılması mümkün değildir. Ancak bazı uyuşmazlık türlerinde karşıt aktarım durumu ön plana çıkabilmektedir.

A. Olumlu Aktarım ve Karşıt Aktarım

Örnek 1(Olumlu Aktarım): Geçmiş yıllarda öğretmeni ile kurduğu ilişkide öğretmenine yoğun bir sevgi ve saygı hisseden müvekkil tanımlaması yapalım. Müvekkil kendisini bir avukatla temsil ettirmek istemektedir. Daha önceden tanımadığı bir avukat ile görüşmeye başlar ve ilk izlenimde kendi uyuşmazlığı ile ilgili avukatın yetkinliğe dair endişeleri bulunmaktadır.  Görüşmenin ilerleyen sürecinde avukat ile öğretmeni arasında farkında olmadan bazı bağlar kurar. Başta endişe duymasına rağmen avukata karşı daha sevecen ve saygılı olmaya başlar vekillik ilişkini kurup onu temsil etmesini ister.

Örnek 2(Olumlu Karşıt Aktarım): Avukatın yeni tanıştığı bir müvekkilini, çocukluk döneminde sevdiği, güvendiği amcasına benzetmesi ve bilinçsiz olarak müvekkiline güvenmeye başlaması olumlu karşıt aktarım haline örnek verilebilir. Avukatın amcasına çok benzeyen müvekkiline olumlu bir önyargı ile yaklaşması mesleki anlamda bazı önlemleri almaması sonuçlarını doğurabilmektedir. Örnek olarak müvekkili ile arasında yazılı bir vekâlet ücret sözleşmesi yapmaması halini ele alalım. Avukatın mesleğini icra ederken vekâlet ücret sözleşmesi yaparak işe başlaması olağandır. Ancak avukat burada olumlu karşıt aktarım etkisinde kalmış ve müvekkiline güven duyarak hareket etmiştir. Bu güvenden dolayı müvekkil avukat tarafından doğru bir şekilde analiz edilemeyebilir. Bu da mesleki anlamda avukatı zor durumda bırakabileceği gibi herhangi bir olumsuz durum da oluşturmayabilir.

B. Olumsuz Aktarım ve Karşıt Aktarım

Örnek 1(Olumsuz Aktarım): Bir kadın avukat ile görüşmeye gelen ataerkil bir aile sistemi içinde büyümüş erkek bir müvekkili ele alalım. Bu kişi geçmişinde karşı cins ile kurduğu, onun için önemli olan iletişim örüntülerinde bazı olumsuz önyargılar edinmiştir. Müvekkil, ataerkil aile yapısının getirdiği cinsiyet rollerindeki kalıplaşmış anlayıştan dolayı avukatlık mesleğini erkek cinsiyetiyle özdeşleştirmiştir. Avukatın cinsiyetine göre olumsuz bir aktarım gerçekleştirebilir ve kendisini temsil etmek için yetkin görmeyebilir. Savunmanın etkililiğinin cinsiyete bağlı olmadığı bilinmesine rağmen müvekkil aktarımlarının sonucu olarak mevcut duruma uygun olmayan, ön yargıya dayalı bir tepki vermiştir.    

Örnek 2(Olumsuz Karşıt Aktarım): Çocukluk yıllarında ebeveynleri boşanan ve annesi ile yaşamak durumunda kalan birisini ele alalım. Erken yıllarda baba figürünün hayatından çıktığı bu tabloda, çocuğun aile olgusundaki erkek bireylere karşı bazı olumsuz tutum, duygu ve düşünceler geliştirmesi olasıdır. Hayatından çıkan babasına karşı öfke ve güvensizlik hissedebilir. Aynı çocuğun günümüzde avukatlık mesleğini icra eden bir birey olduğunu varsayalım. Avukat birçok boşanma davasında müvekkillerini başarıyla temsil etmiş, bu alanda deneyimli birisidir. Bir boşanma davasında erkek müvekkili temsil etmeye başlamıştır. Etkili bir vekillik ilişkisi kurarak yargı sürecinde gerekli adımları atmaya başlamıştır. Bir süre sonra müvekkiline karşı olumsuz bir tutum sergileme başlar.  Çocukluk yıllarında hayatından çıkan babasına karşı geliştirdiği duygu, düşünce ve tutumları farkında olmadan müvekkiline karşı gösterir. Sürecin başında kurduğu vekillik ilişkisinin gidişatına uygun olmayan tepkiler verir.

Örnek 3(Olumsuz Karşıt Aktarım): Müvekkilinin ceza davasını yürütmekte olan bir avukat, müvekkilinin uyuşmazlığa ilişkin anlattığı olayları dinlerken, geçmiş yaşantısından karşıt aktarımlar oluşmaya başlar. Müvekkilini geçmiş hayatında ona kötü davranan bir sınıf arkadaşına benzetir ve ona ait olumsuz tutumlar, güvensizlik vb. şimdiki ilişkiye taşınır. Bu durumda avukat kendi deneyimleri ile müvekkilinin anlattığı durum arasında bir karşılaştırma yapabilir ve temsil edeceği kişi hakkında yanlış bir kanıya varabilir. Bu yanlış kanı vekilin temsil gücünü azaltabileceği gibi mesleki olarak kendisini başka sorumluluklar altına da sokabilir. Bununla birlikte avukat bu olumsuz karşıt aktarım ile müvekkilini anlamakta güçlük çekebilir, müvekkilini yanlış bir sürece yönlendirebilir.

IV.KARŞIT AKTARIM İLE BAŞ ETMEK İÇİN ÖNERİLER/SONUÇ

Birçok alanda olduğu gibi olumsuz durumlarla baş etmenin en sağlıklı yolu onları önleyebilmektir. Ancak önlenemeyen durumlarda olayla baş edebilmek için birçok farklı yol bulunmaktadır. Burada izlenebilecek yollar açıklanmaya çalışılmıştır.

Önleyici Unsurlar:  Mesleki ilişkilerde iletişimi daha sağlıklı kılan bazı unsurlar vardır. Müvekkille olan iletişimde empatik bir bakış açısı, durumu daha iyi analiz etmek bakımından faydalıdır. Burada empati ve sempati kavramlarını iyi ayırmak gerekir.  Empati karşımızdaki kişinin duygularını, yaşadıklarını yargılamadan anlamaya çalışmaktır. Sempati ise karşımızdaki kişinin duygularını hissetmek, mutluluklarıyla mutlu olmak, acılarıyla acı çekmektir. Sempatik bir yaklaşım ile karşıt aktarım birbirini tetikleyen durumlardır. Müvekkil ile yapılan görüşmede yanlış beklentilerin önüne geçmek için, görüşmenin niteliği ve sınırları çizilmelidir. Bazı durumlarda mağduriyet yaşayan müvekkiller bir kurtarıcı aramaktadır ve avukattan bu role girmesini bekleyebilir. Psikolojik yardım alması gereken müvekkiller bilgilendirilmeli, yanlış beklentileri karşılamak için gereksiz sorumluluk almaktan kaçınılmalıdır. 

Farkındalık Kazanmak: Karşıt aktarım olgusuyla baş edebilmek için farkındalık kazanmak gerekir. Bazı hususlar avukatın geliştirdiği bu durumunun farkına varmasını sağlayabilir. a)Karşıt aktarım genelde duruma uygun olmayan ve aşırı tepkiler içerir. Mevcut durum ve verilen tepkiler incelenerek uygunluğu denetlenebilir. b)Karşıt aktarımda birey, psikoloji literatüründe direnç olarak tanımlanan, süreci engelleyici hareketler yapabilir. Müvekkille olan görüşmeyi erteleme isteği, görüşmeye geç gitme, iletişimi azaltma veya engelleme, bazı durumlarda görüşmeyi unutma gibi durumlar dirence örnek verilebilir. c)Karşıt aktarım geliştirilen müvekkile ilişkin duygular, örneğin görüşme sırasında hissedilen öfke, sonrasında başka kişilere yöneltilebilir. d) Karşıt aktarımla gelen duygular bazen davranışa dökülmek istenebilir; saldırganlık, sarılma gibi.

Mesleki Gelişimi Desteklemek: Avukatlık mesleği sosyal ilişkilerin yoğun olarak yaşandığı bir meslek olup toplumu genelde doğrudan etkileyen veya toplumun hassas olduğu olaylara doğrudan tanık olan bir meslek türüdür. Hukuk fakültelerinde halen verilen eğitimlerde avukatlık mesleğine ilişkin eğitim çok sınırlı bir şekilde verilmektedir. Avukatlık ile ilgili ilk deneyimler genelde avukatlık stajı esnasında olmaktadır. Avukatların kendilerini sadece hukuksal anlamda, tek yönlü olarak, geliştirmesi bazen mesleğin etkin bir şekilde yürütülmesinin önüne geçebilmektedir. Kanaatimizce avukatların mesleklerini yaparken uyuşmazlıklara profesyonel bir şekilde yaklaşabilmeleri ve bunun için gerektiğinde eğitim almaları önemlidir. Zira dosyalarından kendisini soyutlayamayan avukatın belirli bir süre sonra kendisini ruhsal ve bedensel olarak uyuşmazlıklara ve tarafların duygularına saplanmış bir şekilde bulması olasıdır. Bu durum ise müvekkilin avukatından beklediği savunma etkisini azaltabileceği gibi mesleki anlamda birçok sorunu da beraberinde getirebilecektir.

Müşavirlik(Konsültasyon): Avukatın mesleki faaliyetlerini yürütürken diğer avukatlarla iletişim halinde olması sorunlara toplu bir şekilde çözüm bulunmasını kolaylaştırabilmektedir. Bu anlamda avukatlar hem mesleki olarak çıkmaza girdiklerinde hem de uyuşmazlıklarla ilgili psikolojik olarak bir sorun yaşadıklarında konsültasyon(müşavirlik) hizmeti alabilirler. Bu durum benzer kaygılara sahip meslektaşları bir araya getirip beyin fırtınası ile de birden fazla sonuca ulaşmakta etkili olabilecek bir yöntemdir.

Psikolojik Destek: Aktarım olgusunun yaşandığı bireylerde, bitirilmemiş işler, tatmin edilmemiş duygular, karşılanmamış beklentiler, travmalar gibi geçmişte gereğince işlenmemiş durumlar bilinçaltından bilinç düzeyine çıkabilir. Çeşitli sebeplerle ortaya çıkabildiği gibi bazı durumlarda, birey geçmiş ilişkilerinde o sırada işleyemediği durumları günümüzde farklı öznelere getirerek işlemeye çalışır. Bazı danışanların kendileri açısından olumsuz sonuçlanan çeşitli tarzda ilişkileri incelendiğinde, aktarımlarını aynı tarzda öznelerle işlemeye çalıştığı, bu yüzden benzer tarzda kişilerle iletişim içerisine girdiği görülebilir. Aktarımın bireyin özel hayatını ve iş hayatını olumsuz etkilemeye başladığı durumlarda psikolojik destek alması, kendi farkındalık düzeyini arttırması ve başa çıkma mekanizmalarını geliştirmesi açısından önemlidir.

 

Psk. Dan. Tayfun YILMAZ                                                                                                                                                                                                                                                      Av. Çağlar Şaban ALTINYÜZÜK

Yorumlar (2)

Merhabalar, çok faydalı bilgilendirme için teşekkürler, başarılar..

Gerçekten çok güzel bir çalışma olmuş emeğinize bilginize sağlık

bir yorum bırakın