Scroll Top
Bahçelievler Mah. Azerbaycan Cad. 25/5 Çankaya / ANKARA
0 312 213 15 51

ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULUNUN HEKİMİN TIBBİ MÜDAHALESİNDEN KAYNAKLANAN SORUMLULUĞU

ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULUNUN HEKİMİN TIBBİ MÜDAHALESİNDEN KAYNAKLANAN SORUMLULUĞU

ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULUNUN HEKİMİN TIBBİ MÜDAHALESİNDEN KAYNAKLANAN SORUMLULUĞU

 GİRİŞ

Anonim şirketler Türk Ticaret Kanunu kapsamında düzenlenen sermaye şirketleri arasında bulunmaktadır. Kanunda yapılan düzenlemeler, madde sayısı, yoğunluğu ve hükümlerin etkileri bakımından incelendiğinde kanun koyucunun anonim şirket üzerinde özellikle durulduğu görülmektedir. Zira Türkiye genelinde anonim şirketlerin sayısı kanunda düzenlene diğer şirketlerden miktar itibariyle fazladır. Anonim şirketlerin ticari değerleri de sayılarına paralel olarak fazladır. Ticari hayatı en çok etkileyen şirketin kanunda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olması, sürekli denetime tabi tutulması göz önüne alındığında kanun koyucunun amacı anlaşılmaktadır.

Yönetim kurulu anonim şirketin fiili varlığını sağlayan, şirketin faaliyetleri adına genel kurulun yetkilendirdiği ölçüde etkin karar mekanizmasına sahip, anonim şirketlerin zorunlu organlarından biridir. Yönetim kurulu anonim şirket adına üst düzey bir yönetim görevini ifa eder.

Sağlık hukuku kapsamında hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu her zaman hekimin kendisi ile sınırlı olmamaktadır. Malpraktis sorumluluğu olarak da adlandırılan bu tür sorumluluk bazen hekimle beraber diğer sağlık çalışanlarının, bazen kamu kurumlarının, bazen de özel kurumların sorumluluklarını da yanında getirmektedir. Bu sorumluluk genel olarak Türk Borçlar Kanunu kapsamında adam çalıştıranın sorumluluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında organizasyon sorumluluğu da hekimin dışında gerçek veya tüzel kişilerin sorumluluğuna yol açmaktadır.

Ülkemiz mevzuatında hastanelerin anonim şirket şeklinde kurulmasının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Bu husus da özel hastanelerin anonim şirket olarak çoğalmasına müteakip anonim şirket yönetim kurulunun sorumluluğu da giderek daha fazla gündeme gelecektir.

Bu çalışmada yönetim kurulu, hekimin tıbbi müdahaleden kaynaklanan sorumluluğu ve yönetim kurulu arasında ilişki mevzuat çerçevesinde incelenecektir.

1-ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULUNUN TANIMI

Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır.(TTK m.365 f.1) Anonim şirketlerde yönetim kurulu şirket esas sözleşmesiyle veya genel kurul kararıyla şirketin iş ve ilişkilerinin yönetilmesi, temsilci atanması azli, gündelik işlerin ve yazışmaların yapılması gibi şirketin yönetimsel faaliyetlerini yürüten anonim şirketlerin zorunlu organlarından biridir. Şöyle ki yönetim kurulunun yokluğu şirketin feshine karar verilmesi sonucunu doğurabilmektedir.

Yönetim kurulu, kanunen kendisine tanınan yetkiler çerçevesinde, şirketin işletme konusu

içerisinde kalmak koşuluyla kural olarak her konuda yönetime yetkilidir. (BİLGİLİ, 2013)

Yönetim kurulu bunun yanında diğer organların görev alanına girmeyen konularda da yetkilidir.

Soykan’a göre[1], “… yönetim, bir anlamda şirketin üretim ve pazarlama organizasyonu ile finansman planlamasını, muhasebenin yapılandırılıp tutulmasını, personel yönetimini ve araştırma ve geliştirmeyi kapsarken, diğer anlamda da müdürler, şefler ve diğer görevlilerin bütününü ifade etmektedir. Yani yönetim kavramı iki anlamdadır. Bir anlamıyla yönetim, yapı- lan yönetsel işlemler bütününü ifade ederken, diğer anlamıyla da anonim şirket yönetsel organizasyonunu (ve bu bağlamda personelini) ifade etmektedir. (DEDEAĞAÇ, 2013)

 Yukarıda bahsedilen tanımlardan da görüleceği üzere şirketin organizasyon faaliyetleri olsun, yönetim işlemleri olsun bütün konularda kanun ve esas sözleşme yetkileri çerçevesinde yönetim kurulu yetkilidir. Bu yetkiler beraberinde birçok sorumluluğu da getirmektedir. Zira personellerin atanması, sözleşmelerin yapılması, denetimi de yönetim kurulu yahut görevlendireceği kişilerin sorumluluğundadır. Yönetim kurulunun 3. kişilerle yaptığı sözleşmelerde, sözleşmenin bir tarafının şirket olması, şirket adına hareket edilmesi de yönetme yetkisi kapsamındadır. Bu da 3. Kişilere karşı şirketin sorumluluğunun sınırını yahut yönetim kurulunun sorumluluğunun başlangıcının neresi kabul edileceği sorununu ortaya çıkarmaktadır.

Anonim şirket şeklinde kurulan özel hastanelerde de sağlık hizmetine ihtiyaç duyan 3.kişilerle yapılan eser, vekalet yahut diğer sözleşmelerde yönetim kurulu veya kurulun yetkilendirdiği kişilerin sorumluluğun ne olacağı net olarak mevzuat çerçevesinde düzenlenmemiştir.

2-YÖNETİM KURULUNUNUN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Yönetim kurulunun kanun ve şirket esas sözleşmesi kapsamında hakları ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Konumuz içeriğine uygun olmadığı için burada yönetim kurulunun yönetim ve gözetim yükümlülüğü, özen ve bağlılık yükümlülüğü kapsamında sınırlı olarak değerlendirme yapılacaktır.

  1. Yönetim ve gözetim yükümlülüğü

Yönetim anonim şirketin iç işlerini, düzenini ilgilendirdiğinden, etkili olup olmamasına bakılmaksızın tüm yönetim kurulu üyeleri yönetim hakkının kullanılmasıyla ilgili tüm faaliyetlere katılmak zorundadır.

Yönetim kurulu üyeleri aynı zamanda şirketin idaresini ve her türlü iş ve işlemlerin gidişini, kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve şirketin menfaatine uygunluğunu gözetmekle yükümlüdür. (BİLGİLİ, 2013)

Görüldüğü üzere yönetim kurulu şirkete yönetim yetkisinden kaynaklanan işlerin gidişatından da sonucundan da şirkete karşı sorumludur. Gözetimden kasıt ise denetimle etkinliğin sağlanması anlamına gelmektedir.

  1. Özen ve bağlılık yükümlülüğü

Yönetim kurulu üyeleri, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadır.( TTK m. 369,f.1)

Türk Ticaret Kanunu’nda yöneticiye şirketin işlerinde gerekli ihtimamı göstermesi yükümlülüğünü getirmiştir. Tedbirli yönetici ölçüsü, yönetim kurulu üyesinin kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak “ işadamı kararı”(business judgement rule) verebileceğini kabul eder ve riskin bundan doğduğu hallerde üyenin sorumlu tutulmaması esasına dayanır. (BİLGİLİ, 2013)

Yukarıda belirtilen yükümlülükler yönetim kurulunun şirkete olan yükümlülükleridir. Ancak özen yahut yönetim yükümlülüğünün ihlali halinde bazı durumlarda 3. kişilerinde zararı ortaya çıkabilecektir.

3-ÖZEL HASTANELER KAPSAMINDA YÖNETİM KURULUNUN SORUMLULUĞUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

  • ORGANİZASYON SORUMLULUĞU BAKIMINDAN

Özel hastaneler şirket şeklinde kurulabildiği gibi ticari işletme şeklinde de kurulabilmektedir. Bu ahvalde işleten kavramı karşımıza çıkmaktadır. Özel hastane işleten kişi gerçek kişi olmak zorunda değilken, muayenehanesi olan bir hekim o muayenehanenin işletenidir ve olmak zorundadır.

Burada organizasyon sorumluluğundan bahsetmek gerekmektedir. Organizasyon sorumluluğu, hastanenin, hekimin yapacağı müdahalenin niteliğini, sağlık hizmeti alacak kişiye yahut ekipman, personel ve lokasyon gibi hastanenin amacına uygun olarak hastaneden beklenen özenin yerine getirip getirmediği veya sağlayıp sağlamadığı ile ilgilidir.

Örneğin gerekli testler yapılmaksızın hastalığın teşhisi yolunun seçilmesi, hasta bakıcının dikkat etmeyip siyatik sinirleri zedelemesi, kan grubunun belirlenmesinde hata yapılması, cerrahi müdahalede kullanılan araç gereçlerin bozukluğu, ameliyat sonrası kullanılan kompresin gereğinden fazla sıcak olup yanıklara yol açması, yabancı bir kişinin hastanedeki denetim ve güvenlik önlemlerinin eksikliğinden yararlanıp çocuk çalması, verilen yiyeceklerin bozuk olması sebebiyle zehirlenmeye yol açılması ve benzeri organizasyon yükümlülüğünün ihlalinden söz edilecektir. (ÖZEL & LEBLEBİCİ, 2007, C.10,)

Örneğin personelin niteliği, yeterli personel bulundurulması, aletlerin kurallara uygun bulunması, hekimlerin birbirleriyle ve yardımcı personelle işbirliği gibi. Bu üç alandaki kusurlar öğretide, uygulama kusuru (tedavi kusuru), aydınlatma kusuru ve organizasyon kusuru olarak isimlendirilmektedir. (HAKERİ, 2007)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında;[1]

Davaya konu somut olayla ilgisi bakımından, Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.1987 tarih ve 1986/13- 640E. –1987/701 K. sayılı ilamında; Davalı hastanenin, akıl hastası ve intihara meyilli bulunan hastaya bu konuda yetişmiş hemşire görevlendirilmeyerek hasta yakınının refakatçi olarak seçilmesini ve hastanın, hastanede intiharına engel olamayan davalı hastanenin tazminatla sorumlu tutulması gerektiğine karar verilmiştir. Görülmekte olan davada, hasta Beytaş Sarıkaya’nın kendisine zarar vermeyecek şekilde güvenliğinin sağlanması için bir refakatçinin de görevlendirilmemesi nedeniyle daha ağır bir ihmal ve kusurun varlığı tartışmasızdır. (2009)

Bahsederek güvenliğin sağlanamaması halini organizasyon eksikliğinden saymıştır, ağır ihmal  ve kusurun varlığı için yeterli bulmuştur.

Özel hastanenin sorumluluğu kapsamında hekimin tıbbi müdahalesinden hastane işletenini yahut yönetim kurulunun sorumlu tutulabilmesi için organizasyondan kaynaklanan bir sorumluluk bulunması gereklidir. Zira hekimin kendi tıbbi kusurundan hastanenin sorumlu tutulması kişisel olarak hekimin kendi kusurunu ortadan kaldırmaktadır. Burada iki yönlü ve tam olan bir döngü karşımıza çıkmaktadır. Organizasyon sorumluluğunun olduğu halde hekimin sorumluluğu olmayabilirken, tıbbi müdahale sorumluluğu olduğu halde işletenin sorumluluğu olmayabilmektedir. Somut olayda zararın varlığı halinde kusurluların tespiti açısından bu değerlendirmenin de yapılması gerekmektedir.

Özel hastanelerin hukuki ve cezai sorumluluklarının yanında idari yönden de sorumlulukları bulunmaktadır. Özel hastanelerin organizasyon eksiklikleri ve sağlık hizmetleri şartlarındaki eksikliklerden dolayı Hususi Hastaneler Kanunu’nda ayrıca bir hükme yer verilmiştir.

33 üncü maddede yazılı teftiş neticesinde meydana çıkarak müesseselerin teftiş defterine kayıt ve rapor ile vekalete bildirilen ve bu kanun ile ayrıca ceza tayin edilmemiş olan fenni kayıtlarda, malzeme, alat, eşyada ve binaların sıhhi şartlarında ve hastane hizmetlerindeki noksanlar ile fenni ve idari diğer eksikliklerin tayin edilecek zamanlar zarfında tamamlanması Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti tarafından müessese mes’ul müdürüne yazı ile ihtar olunur. (HHK m. 34, f.1)

  • ŞİRKET İLE YÖNETİM KURULU RÜCU SORUMLULUĞU BAKIMINDAN

Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) (2) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. (TTK m. 553, f.1)

Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.(TTK m.553 f.2)

Yukarıda belirtilen maddeler incelendiğinde yönetim kuruluna esas sözleşme yahut kanundan doğan yükümlülüklerinin ihlali halinde, şirket alacaklılarına karşı sorumluluk yüklenmiştir.

Yönetim kurulunun şirketteki yetkileri kapsamında şirkete karşı sorumluluğuna yukarıda değinilmiştir.(Bknz. Syf 4-5)Yönetim kurulunun 3. kişilere verdiği zararlardan da şirket adına hareket edildiği mantığına uygun olacak şekilde şirket sorumludur. Temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur. Şirketin rücu hakkı saklıdır. (TTK m.371, f.5)

Yukarıdaki madde incelendiğinde sorumluluğu kısıtlayıcı yahut devredici bir husus kabul edilmeden şirketin direk sorumluluğuna ilişkin bir karine kabul edilmiştir. Bununla beraber şirket yönetim kurulunun organizasyon kusurundan kaynaklanan zararlarda şirketin sorumlu olduğu aşikardır. Ancak doğrudan yönetim kurulunun sorumluluğuna gidilememektedir. Suç ve cezalarda şahsilik ilkesi gereği yönetim kurulunun cezai sorumlulukları saklıdır.

Yukarıda bahsedilen TTK m.371 ve m. 553 birlikte değerlendirildiğinde yanıltıcı sonuçların önüne geçilebilecektir. Zira TTK m. 371 rücu ilişkisini yani iç ilişkiyi düzenlerken, TTK m. 553 dış ilişkiyi düzenlemektedir.

Yönetim kurulunun doğrudan sorumluluğuna gidilemese de şirketin rücu hakkının saklı tutulması dolaylı olarak yönetim kurulunun keyfi davranışlarının önüne geçebilecektir. Yukarıda ele alınan yönetim kurulunun yükümlülükleri arasında sayılan özen yükümlülüğü burada şirketin yönetim kuruluna zararı rucü edebilmesi açısından önemlidir.

Yönetim kurulu şirketin yönetimi kapsamında yaptığı işlerde özenle yerine getirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük kapsamında ortaya çıkan sonuçlarda yönetim kurulu lehine bir kanuni karine kabul edilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu m. 369’un gerekçesinde; “Birinci fıkra: Göndermelerden oluşan, bu sebeple “görsel” olmaması bir yana karmaşaya da yol açan ve öğretide şiddetle eleştirilen 6762 sayılı Kanunun 320 nci maddesinden tamamen ayrılan 369 uncu madde, özeni, tedbirli bir yönetici ölçüsü ile tanımlamış ve aynı zamanda şirketin menfaatlerinin gözetilmesine vurgu yapmıştır. Hüküm bunun ölçütü olarak dürüstlük kuralını kabul etmiş, ancak şirketler topluluğu ile ilgili 203 ve 205 inci maddelerin istisnaî durumlarını dikkate almıştır. Hükmün bir yeniliği de, çağdaş düzenlemelere uygun olarak, üyelerin ve yöneticilerin görevlerini yerine getirirken özenle hareket ettikleri karinesinin açıkça belirtilmiş olmasıdır. Böylece, ispat yükü aksini iddia edenlere aittir. Belirtilmiştir.

İspat yükünün iddia edene ait olması yönetim kurulunun sorumluluğundan doğan davalarda ispatı bir hayli zorlaştırmaktadır. Burada yönetim kurulunun özen yükümlülüğü işin gerektirdiği ölçüde nesnel olarak belirlenecek, bir uzmanlık şartı aranmayacaktır. Bu da sorumluluğun yüklenmesi bakımından ispatı zorlaştırıcı bir nedendir.

Hâlbuki 6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile ispat yükü yine davacıya yüklenmiştir. Değişiklikte “kusurlarının bulunmadıklarını ispatlamadıkça” ifadesi yasa metninden çıkarılmıştır. Böylece ispat yükü davacıya düşmüştür. Davacı maddede açıkça hükme bağlanan kusur sorumluluğu doğrultusunda bu kişilerin kusurunu ispatla yükümlü hale getirilmiştir. YTTK 369. maddede yer alan özen ve bağlılık yükümlülüğünde de taslaktan kaldırılan üçüncü fıkranın kaldırılmasıyla özene ilişkin ispat yükümlülüğünün de davacıya yüklenmiş olduğunu düşünürsek bu tür davaların başlangıçtan itibaren ispat zorluğu ile karşı karşıya kaldığını kabul etmek durumunda kalırız. (ÖZEL & LEBLEBİCİ, 2007, C.10,)

  • MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI BAKIMINDAN

Yönetim kurulunun sorumluluğunun zararın doğduğu halde tazmin edilmesi amacıyla mesleki sorumluluk sigortasına da dikkat çekilmelidir. Mesleki sorumluluk sigortaları ülkemiz de dahil tüm dünyada genişletilerek, zararların sigorta güvencesi altına alınması amacıyla düzenlemeler yapılmaktadır. Bazı mesleklerde mesleki sorumluluk sigortası zorunlu olmakla beraber burada bahsedeceğimiz yönetim kurulunun ve yetkilendirdiği kişilerin mesleki sorumluluk sigortasının zorunluluğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zarar, şirket sermayesinin yüzde yirmibeşini aşan bir bedelle sigorta ettirilmiş ve bu suretle şirket teminat altına alınmışsa, bu husus halka açık şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun ve ayrıca pay senetleri borsada işlem görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır.(TTK m. 361, f.1). Türk Ticaret Kanunu’nda mesleki sorumluluk sigortası açıklıkla düzenlenmediği halde bu madde ile önemli bir adım atılmıştır.

Yönetici Sorumluluk Sigortası (yurt dışında yaygın olarak “Directors’ and Officers’ Liability Insurance”, kısaca “D&O” olarak bilinmektedir), yönetim kurulu üyesinin, yöneticinin veya çalışanın bu sıfatı ile gerçekleştirdiği iş ve işlemler sonucunda çalıştığı kurum, kuruluşunun maruz kalabileceği cezai, hukuki veya idari yaptırım sonucunda oluşan bazı kayıplarının karşılanması amacı ile kurum veya şirket çalışan ve yöneticileri için geliştirilen bir sorumluluk sigortası türüdür (Christian 2011) . Yönetici Sorumluluk Sigortası kurumsal yönetim bilincinin artması ve finansal dalgalanmaların da bunu desteklemesi sonucu, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin şahsi sorumluluklarını tekrar gözden geçirmelerini sağlamaktadır. Yönetici ve çalışanların haksız fiilleri nedeni ile hukuki ve cezai sorumlulukların bir arada talep edilmesi nedeni ile yönetici sorumluluk sigortalarının da kapsamı buna uygun olarak genişlemekte ve şahsi sorumluluk hallerini de kapsamaktadır. (ÖNTÜRK, 2014)

Mesleki sorumluluk sigortasıyla birlikte kanun koyucu yöneticilerin hareket  kabiliyetini artırılması için güvence sistemine, yani sigortaya atıf yapmıştır.

4-YÖNETİM KURULU SORUMLULUĞUNUN MEVZUAT AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu kısımda yukarıda ara ara mevuzata atıf yapıldığı için sadece anılan kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge vb. gibi  isimlerine değinilmekle yetinilecektir.

  1. Türk Ticaret Kanunu
  2. Hususi Hastaneler Kanunu
  3. Özel Hastanler Tüzüğü
  4. Özel Hastanler Yönetmeliği
  5. Özel Sağlık Kurum Ve Kuruluşlarının İl Sağlık Müdürlüklerince Denetimine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönerge 

5-SONUÇ

Anonim şirket şeklinde kurulan özel hastanelerin amacı her ticari işletme yahut şirket gibi kar amacını maksimize ederek yasal ve fiili varlığını devam ettirmektir. Ancak sağlık hakkı, içinde birden fazla hukuki rejimi barındıran Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.56 uyarınca temel hak olarak tanımlanmıştır. Sağlık hakkı anayasal olarak pozitif statü hakkı olarak değerlendirilir. Bunun temel sonucu olarak devletin sağlık hakkını vatandaşına kendisinin götürmesi ve sağlık hizmetlerini eksiksiz, nitelikli ve ekonomik olarak vatandaşın karşılayabileceği şekilde yapması kuraldır. Sağlık hizmetlerinin devlet tarafından özel hukuk tüzel yahut gerçek kişilerine devretmesi devletin sorumluluğunu azaltmamaktadır. Buna aykırı yasal düzenlemeler ise temelinde anayasaya aykırılık durumuyla karşı karşıya kalabilecektir.

Devletin, vatandaşa olan sağlık hakkının verilmesi yükümlülüğünü özel kişilere devretmesi halinde doğrudan sorumluluktan kaçınsa da dolaylı olarak denetim yükümlülüğü kapsamında sorumluluğu devam etmektedir. Bir nevi yükümlülüğün türü değişmektedir ancak sona ermemektedir.

Buna karşılık hastanın da özellikle, gittikçe daha çok ticarileşen, devasa örgütler haline dönüşen hastanelerdeki organizasyon kusurlarının mağduru olmaktan kurtarılması gerekmektedir. Önlerine gelen davalarda bu sorunla karşılaşan mahkemeler tarafından yaratılan “organizasyon yükümü/kusuru” kavramları günümüzde yavaş yavaş belirli ilkeler etrafında toplanmaya başlanmaktadır. Yasa koyucuya düşen bu konuda özel sorumluluk kuralları koyarak sorunun çözülmesine yardımcı olmaktır. Bazı Batılı ülkeler doğrudan organizasyon yükümlerine ilişkin hükümler sevk etmeye başlamışlardır. (ÖZEL & LEBLEBİCİ, 2007, C.10,)

Devletin denetleme görevini yeterince yerine getirmemesi, örneğin özel hastanelerin ekipman, personel, bina yeterliliği bakımından eksik olması karşısında cezai bir yaptırımda bulunmaması hali gibi, zararın ortaya çıktığı halde zarardan kısmen de olsa devletin sorumlu tutulması gerektiği kanısındayız. Zira devlet asli görevini başka bir kurum veya kişiye devrederek zarardan kaçınamaz.

Kaynakça

2009/13-393 E. ve 2009/452 K. (YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Ekim 21, 2009).

BİLGİLİ, F. (2013). Şirketler Hukuku. Bursa: Dora Yayıncılık.

DEDEAĞAÇ, E. (2013). Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu ve Sorumluluğu. Ankara Barosu Dergisi, 8.

HAKERİ, H. (2007). Tıp Hukuku. Ankara.

ÖNTÜRK, Ö. (2014). Yeni Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Mesleki Sorumluluk Sigortası ve Yöneticinin Sorumluluğu. T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı.

ÖZEL, Ç., & LEBLEBİCİ, D. N. (2007, C.10,). Organizasyon Kusurundan Doğan Zarar Açısından Özel Hastane ve Hekimlerin Sorumluluklarına Kısa Bir Bakış. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi.

[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2009/13-393 E., 2009/452 K. ve 21.10.2009 tarihli kararı

bir yorum bırakın