Scroll Top
Bahçelievler Mah. Azerbaycan Cad. 25/5 Çankaya / ANKARA
0 312 213 15 51

HEKİMİN CEZAİ SORUMLULUĞU YARGITAY KARARI İNCELEMESİ

HEKİMİN CEZAİ SORUMLULUĞU YARGITAY KARARI İNCELEMESİ

YARGITAY KARARI İNCELENMESİ

                      YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E: 2015/3453 K: 2016/3701 K.T.: 09.03.2016

OLAYIN ÖZETİ

Müteveffanın 29.09.2011 tarihinde ayağına ağaç parçasının battığından şikayetle hastaneye başvurmuş ve bunun üzerine sanık hekim tarafından , 4 parmakta kesi nedeniyle ayağına sütür atılıp, kısa bacak ateli ile 1 doz tetanos aşısı yapıldığı, kilitlenme, yutkunamama, boyunda tutulma, kasılma şikayetleriyle müteveffa tekrar hastaneye başvurmuş bunun üzerine kendisi birden fazla hastanede tedavi görmüş tetanos ve bunun izlemi sırasında ortaya çıkan “sepsis” komplikasyonu nedeniyle 18.10.2011 tarihinde ölümüyle sonuçlanmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk derece mahkemesinde sanık hekim aleyhine taksirle öldürme suçundan iddianame kabul edilmiş ve kovuşturmaya başlanmıştır. Nihayetinde yerel mahkeme hekimin müteveffanın ölümünden sorumlu olmayacağına karar vererek beraate ilişkin hüküm kurmuştur.

YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ KARARI

Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından Adli Tıp Kurumu raporunda belirtilen tetanos hastalığının genel seyrine ilişkin bir bilgi verildiği, tetanos aşısından sonra koruyuculuğun 10. Yılın sonunda minumum düzeye indiği, kişinin aşılanmasının ne zaman olduğunun bilinmemesi halinde aşısız olarak kabul edilmesi gerektiği, bunun yanında kirli yaralarda tetanos antiserumun uygulanmasının son aşıdan itibaren 5 yıl geçince uygulanması gerektiğini, yara derinliğinin 1 cm geçtiği yaralanmaların ise kirli yarar olarak kabul edildiğini, otopsiye göre müteveffanın yarasının 1 cm den uzun olduğu, esaslara uyarak Adli Tıp Kurumunu sanık hekimin ilk yarayı kirli yara olarak kabul etmemesi ve tetanos antiserumunu uygulamaması yahut uygulanacak bir yere yönlendirmemesi nedeniyle kusurlu olduğu aşının yapılması halinde dahi müteveffanın ölümünün gerçekleşip gerçekleşmesinin bilinmeyeceğini belirtmiştir. Bunun üzerine Yargıtay Ceza Dairesi tarafından eylem ile sonuç arasında illiyet bağının bulunmadığını ancak yinede hekimin görevin gereklerini yerine getirmediği için bu anlamda kararın bozulması gerektiği belirterek yerel mahkeme kararını bozmuştur.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME

Türk Ceza Kanunu m. 257;

(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Türk Ceza Kanunu m.85;

(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 Türk Ceza Kanunu m.83;

(1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.

(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;

  1. a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
  2. b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması, Gerekir.

(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir

İlk derece mahkemesinde sanığın taksirle öldürme suçundan dolayı yargılaması yapılmıştır. Ancak hekimin görevinin kamu görevi olması, belirli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi nedeniyle TCK m.83 gereğince sorumlu tutulması gerektiği kanaatimizce daha uygun bulunmaktadır. Zira taksirle öldürme suçu daha genel bir değerlendirme olup suça konu olayda hekimin icrai davranış olan tetanos antiserumunun uygulanmaması olayı ihmali hareketin icrai davranışa eş değer hali olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında Adli Tıp Kurumu raporuna göre ölümle hekimin eksik tıbbi müdahalesi ile ölümle sonuçlanan olayın arasında illiyet bağının kurulamayağı belirtilmiştir. Buna uygun olarak Yargıtay Ceza Dairesi tarafından taksirle öldürme suçuna ilişkin hüküm kurulamasa dahi görevi kötüye kullanma suçu açısından yargılamanın yapılması gerektiğini belirtmiştir. Kanaatimizce Yargıtay Ceza Dairesinin kararı yerindedir. Zira müteveffanın ölümünden sanık hekimin sorumlu tutulamamış olması ortada başkaca bir suçun olmadığı anlamına gelmemekle birlikte, TCK m.257 gereğince kamu görevinin gerektirdiği sorumlulukların yerine getirilmemesinin de ayrı bir yargılama konusu olarak devam etmesi gereklidir.

bir yorum bırakın