Scroll Top
Bahçelievler Mah. Azerbaycan Cad. 25/5 Çankaya / ANKARA
0 312 213 15 51

KAMU GÖREVLİSİNİN SUÇU BİLDİRMEMESİ SUÇU

KAMU GÖREVLİSİNİN SUÇU BİLDİRMEMESİ SUÇU
TDK TANIMI

Türk Dil Kurumu’na göre kamu görevlisi “Devlet hizmetinde çalışan kişi; kamu personeli” anlamına gelmektedir. Bildirme ise “Bildirmek işi; beyan, ikrar, ilam, tebliğ.” olarak tanımlanmıştır.

HUKUKİ TANIMI

Türk Ceza Kanunu’nda kamu görevlisi “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,” olarak tanımlanmaktadır.  

Kamu görevlisi TCK’de tanımlanmakla beraber özel kanunlarla da bazen suçun işlenişi,fail,mağdur yönünden kişilerin kamu görevlisi olup olmamasına göre ayrıma gidilebilmektedir. Örneğin 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu m.9’da özel okullarda çalışan yönetici, öğretmen ve uzman öğreticiler de devlet okullarında çalışanlar gibi kamu personeli sayılmıştır.

Türk Ceza Kanunu’nda suçu bildirmeme ve kamu görevlisinin suçu bildirmeme suçu şekilde tanımlanmıştır;

Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi

Madde 279- (1) Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, adlî kolluk görevini yapan kişi tarafından işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

 Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu, kamu görevlisinin görevi gereği öğrendiği bir suçun varlığını, yetkili makamlara bildirmemesine ilişkin bir ihmal suçudur. Kanun maddelerinden de görüleceği üzere bu suçun oluşabilmesi için üç temel unsur aranmaktadır. Bu unsurlar;

  1. Failin kamu görevlisi sıfatını taşıması,
  2. Bir suçun işlendiğini görev nedeniyle öğrenmesi,
  3. Buna rağmen yetkili makamlara bildirmemesidir.

Bu düzenleme ile kamu hizmetlerinin dürüst, güvenilir ve adaletli biçimde yürütülmesinin sağlanması amaçlandığı görülmektedir. Ayrıca bu suç, ihmalî hareketle işlenebilen suç kategorisine girmektedir. Yani aktif bir eylem değil hareketsizlik (bildirmeme) şeklinde işlenebilen bir suçtur.

İLGİLİ YARGITAY KARARININ İNCELENMESİ
  • Yargıtay 8. Ceza Dairesi bir kararında;

“III. OLAY VE OLGULAR

Dava konusu olay, ihbar üzerine … tarafından orman muhafaza memuru olan sanık …’ün görev yaptığı Çamlıdere Benliyayla Orman İşletme Şefliğinde yapılan soruşturmada, dikili ağacı damgalama işi yapan sanığın, daha önceden izinsiz olarak kesilmiş ağaçları gördüğü halde bu ağaçları usulüne uygun kesilmiş gibi göstermek amacı ile dosya kapsamında tanık olarak dinlenen işçiler aracılığıyla damgaladığı ve kaçak kesimlere ilişkin suç zaptı düzenlemesi gerekirken düzenlemeyerek adli makamlara bildirmediği iddiasıyla atılı suçu işlediğine ilişkindir.

GEREKÇE
  1. Dosya kapsamında yer alan, ihbar tutanağı, … tarafından düzenlenen 18.08.2014 tarihli soruşturma raporu, 04.08.2014 tarihli bilirkişi raporu ile tanıklar Ü.Ö., V.P., H.K. ve Ş.G.’nin beyanları ile tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, kamu görevlisi olan sanığın olay tarihinde olay yerinde olduğu ve kaçak ağaç kesimleri hakkında suç tutanağı düzenlemesi gerekirken düzenlemeyerek üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmakla, sanık müdafiinin bu yöndeki temyiz isteği reddedilmiştir.
  2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kızılcahamam Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.05.2021 tarihli kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA” şeklinde hüküm verilmiştir.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi bir kararında;

“TCK’nın 279. maddesinde tanımlanan kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçunun oluşması için; kamu görevlisinin kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal etmesi veya bu husuta gecikme göstermesi gerekir. Bu bağlamda yaptığı görevin gereği olarak yürüttüğü faaliyetlere ilişkin suçu öğrenmesi nedeniyle anılan madde gereği ihbar yükümlülüğü doğan ve soruşturma yapacak makamlara iletilmek üzere suçu bildirmeye yetkili olan kamu görevlisinin, ilgili kamu kurumunda suçun bildirilmesi hususunda kurum içi düzenleme yapılıp yapılmadığının, idari işlemlerle bildirme yükümlülüğünün bir görevliye tevdi edilip edilmediğinin araştırılması suretiyle belirlenmesi gerekir. Ayrıca kurum içi hiyerarşide her bir basamaktaki kamu görevlisinin ayrı ayrı sorumluluğu bulunmakla birlikte sorumluluğun, bildirilmesi gereken suçu öğrendiği halde bildirmeyen en üst yetkili kamu görevlisinde kalacağının kabulü gerekir. Somut olayda sanık H.. Y..’ın Iğdır Devlet Hastanesi’nde hastane müdürü, sanık A.. G..’in ise müdür yardımcısı olarak görev yaptıkları, 24.03.2010 tarihinde odiometri odasında ve 18.03.2010 tarihinde röntgen odasında gerçekleştirilen hırsızlık olaylarının teknisyenler tarafından aynı tarihli tutanaklarla hastane baştabibine bildirildiği, baştabip olan sanık İ.. N.. H..’in 24.03.2010 tarihli yazı ile sanık A.. G..’i olayları araştırmak için görevlendirdiği fakat yetkili makamlara ihbar etme talimatını vermediği gibi olayın soruşturulması için herhangi bir makama da bildirimde bulunmadığı, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 110. maddesinde baştabibin kuruma ait bütün işlerde muhatap ve haberleşmeye yetkili tek merci olduğunun, 147. maddesinde ise hastane müdürünün baştabipliğe bağlı olarak kurumun idari, mali ve teknik hizmetlerini kanun, tüzük, yönetmelik ve emirler uyarınca yürütmekle yükümlü ve yetkili olduğunun düzenlendiği, anılan maddeler gereğince teknisyenler tarafından tespit edilen hırsızlık olaylarının soruşturmaya yetkili makamlara bildirilmesinde başhekimin asli olarak vazifelendirildiği, somut olayda kamu adına soruşturulması gereken hırsızlık suçundan hastane başhekiminin haberdar olması karşısında hastane müdürü ve müdür yardımcısı olan sanıklara yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısı ile sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA,” şeklinde hüküm verilmiştir.

İlgili Yüksek Mahkeme kararlarından da görüleceği üzere kamu görevlisinin suçu bildirmeme suçunun oluşabilmesi için öncelikle failin kamu görevlisi sıfatına sahip olması ve söz konusu bildirmediği suçu ise kamu görevlisi sıfatıyla yaptığı işten kaynaklı öğrenmesi gerekmektedir. Yüksek mahkeme kararlarının bazılarında kamu görevlisinin hiyerarşik olarak üstüne suçu bildirmesini hukuka uygun bulmuştur.   

SONUÇ

Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu, kamu hizmetinin dürüstlük ve adil yürütülme ilkelerine uygun olarak yerine getirilmesini temin amacı taşımaktadır.Fail sıfatı yalnızca kamu görevlisi ile sınırlı olup; bildirim yükümlülüğünün kapsamı ise görev esnasında öğrenilen suçlar ile sınırlıdır.Bu suç açısından suçun manevi unsuru bakımından özel kast (çıkar sağlama, menfaat temin etme vb.) aranmaz; bildirme yükümlülüğünün ihlali ise sessiz kalma fiiliyle dahi tamamlanmış sayılır. Yüksek mahkeme kararlarında kamu görevlisinin suçu derhal yetkili makamlara bildirme yükümlülüğünün bulunduğu; bildirimde bulunmama eylemininin, icrai bir hareket aranmaksızın yalnızca suskunlukla dahi suçun unsurlarını oluşturduğu kabul edilmektedir.

Mevzuat ve yargı kararlarından da anlaşıldığı üzere kamu görevlilerinin suçu bildirmeme suçunun uygulanması ve yapılan yargılamalardaki detayların önemi de göz önüne alındığında hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılan ya da başlatılması muhtemel olan bireylerin, ceza hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukattan hukuki destek alması ilgili kişilerin haklarını etkin bir şekilde savunmalarına ve adil bir yargılama sürecinden geçmelerine olanak tanıyacaktır.

Av. Arb. Çağlar Şaban ALTINYÜZÜK

Comments (1)

Tebrik ederim

Leave a comment